Yildirim Beyazid Kimdir?
Saltanatı: 1389- 1402 PadiÅŸah Sırası :4 DoÄŸum Tarihi :1360 Ölüm Tarihi :8 Mart 1403 Önce :I. Murat Sonra :Fetret Devri sonra :I. Mehmet Soyu :Osmanlı Hanedanı Babası :I. Murat Annesi :Gülçiçek Hatun I. Bayezid (Osmanlı Türkçesi: بايزيد الأول, Lakabı Yıldırım (Osmanlı Tükçesi: ییلدیرم),(d. 1360, Edirne – ö. 8 Mart 1403). Dördüncü Osmanlı PadiÅŸahı. 1389'dan 1402 yılına kadar hükümdarlık yapmıştır.[1][2] Babası Sultan I. Murat, annesi ise Gülçiçek Hatun'dur. Babası Sultan I. Murat, annesi bir Bulgar asıllı (bazı kaynaklara göre ise Bizans asıllı) Gülçiçek Hatun'di. Adı babaannesinin babası Türkmenler'in Ede-Balı diye andığı Ebâ Yezîd'in adından gelir. Küçük yaÅŸtan itibaren zamanın seçkin alimlerinden genel Ä°slam eÄŸitimi ve deÄŸerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare dersleri aldı. Osmanlı tarihlerinde kendisinden ilkin söz edilmesi, 1381'de GermiyanoÄŸulları beyi Süleyman Åžah'ın kızı Devlet Sultan/Hatun 'la evleniÅŸi nedeniyledir. Bu evlilik babası I. Murat'in Germiyan topraklarının neredeyse tamamını "gelin ceyizi" olarak sınırlarına katmak politikasının sonucuydu. 1381 yılında evleniÅŸinin takip eden yıllarda devlet idaresinde yetiÅŸmesi için Sultanönü (EskiÅŸehir) ve sonra Germiyan Ä°li (Kütahya) sancakları beyliÄŸine atandı; sancaklarının askeriyle Anadolu ve Rumeli yakalarında savaÅŸlarda babasının safında yer aldı. 1385'de kardeÅŸi Åžehzade Savcı Bey'in (Bizans veliahtı Andronikos Palaiologos ile birlikte hareket ederek) ayaklanmasının bastırılışı ve Åžehzade Savcı'nın gözlerine mil çekilmesi sonucu öldürülmesi olayları ile de Osmanlı tarihlerinde bahsi geçmektedir. 1389'da Sırpların çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturduÄŸu Haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova Savaşı'na katıldı. Osmanlı ordusunun saÄŸ kanadının komutanlığını yaptı; savaÅŸta büyük kahramanlık gösterdi ve savaşın Osmanlılar tarafından kazanılmasında komutası altında bulunan Osmanlı saÄŸ kanadının Sırplara bir karşı taarruz ile Sırp ordusunu çökertmesi çok önemli katkı saÄŸladı. Babası Sultan Murat, bu savaÅŸ sonunda bir Sırp soylusu olan Milos Obilic tarafından ÅŸehit edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtı kendine verildi.[ I. Bayezid Kosova Meydan Savaşı'nin son saatlerinde babasının suikaste uÄŸrayip öldürülmesi üzerine savaÅŸ alanından çaÄŸrılarak kendisine biat edildi. Bu biat töreni biter bitmez düşman peÅŸinde olan kardeÅŸi Yakup Çelebi'yi çağırtılıp çadırda boÄŸduruldu. Zamanının tarihçisi ÂşıkpaÅŸazade Yakup'un öldürülmesi o gece askeri iztiraba düşürdü demektedir. [4]Yıldırım'ın bu aksi askerî tepkiden kurtarılması için Yakup Bey'in umera ve ulemanın onayı ve baÅŸvezir Ali PaÅŸa'nin buyruÄŸu gereÄŸi idam ettirildiÄŸi kontr-propagandası yaydırılmaya çalışıldı. Askeri yeni padiÅŸaha baÄŸlamak için de Osmanlı tarihinde ilk defa olarak cûlus bahÅŸisi dağıtılmış ve böylece cülus bahÅŸisi dağıtmak geleneÄŸi ortaya çıkartıldı. 1389'da ilk olarak I. Bayezid, Anadolu iÅŸlerini bir köşeye koyup Rumeli sorunları ile ilgilendi. Sırbistan iÅŸlerini yoluna koymak için çaba verdi. Kosova Savaşında öldürülen Sırp Kralı Lazar'in ardılı olan Ä°stvan Lazaroviç'le yeni bir anlaÅŸma yapılarak Sırplar için yıllık vergi ödenmesi tayin edildi ve yeni kralın kızkardeşı Mara Despina'nın I. Bayezid ile evlenmesi icin anlaÅŸma yapıldı. Yeni bir Hristiyan ittifakını önlemek amacıyla Vidin, Eflak ve Bosna yörelerine PaÅŸa YiÄŸit, Hoca Firuz ve diÄŸer akıncı beyleri komutasında akıncı birlikleri sevkedildi. YoÄŸun bir Türkmen göçmen grubunun Ãœsküp ve civarına yerleÅŸtirilmesi saÄŸlandı. PadiÅŸah kışı Edirne'de geçirdi. Edirne'nin imar edilmesi için uÄŸraÅŸtı. Hükümdarlığını kutlamaya gelen elçileri kabul etti. Venedik Cumhuriyeti elçisi Francesko Kuirini'ne Venedik ticari kolonilerine tanınan imtiyazların devam etmesi için güvence saÄŸlandı. 1391'de ilkbaharında Anadolu'da Kastamonu seferi yapmaktayken Eflak Voyvodası Mirce Tuna Nehrini geçip Karinabad'a kadar ilerledi. Bunun üzerine I. Bayezid hızla Rumeli'ye Mirce üzerine yöneldi. Arkus Ovası Savaşı'na Mirce komutasındaki Eflak ordusuna karşı çıktı. Savaşı Osmanlı ordusu kazanıp Eflak Voyvodası Mirce esir alındı. Mirce ile yapılan anlaÅŸmaya göre Mirce çok yüksek bir kurtuluÅŸ akçesi ödemek zorunda kalıp ülkesine dönebildi. Eflak Voyvadalığı da Osmanlı devletine bağımlı bir vasal devlet statüsüne girdi. 1393'de de I. Bayazid Anadolu'da Amasya ve civarında iken Macarların saldırıları üzerine Rumeli'ye döndü. Bulgarların baÅŸkenti olan Tırnova'yi ele geçirdi. Macar-Bulgar karışık orduları iÅŸgaline ugrayan Tuna boyu kaleleri olan Silistre, NiÄŸbolu ve Vidin'i tekrar Osmanlı egemenliÄŸine aldı. NiÄŸbolu kalesine kapanmış Bulgar Kiralı ÅžiÅŸman ve oÄŸlu Aleksander kısa bir kuÅŸatma sonunda bu kalede I. Bayezid eline esir düştüler. 1394'te Selanik ve YeniÅŸehir'i (Mora) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk'a kadar ilerlediler. 1395'de Bizans imparatoru ve prenslerinin Serez'de görüşmeleri baÅŸarısız kalınca I. Bayezid komutasında Osmanli ordusu güneye Yunanistan üzerine hücuma geçip Tırhala, Domacia, Patras ve Farsala ÅŸehirlerine eline geçirdi. Sonra tarihî Termofil geçidinden geçerek Atika yarımadası bölgesine girdi. O yazki bu Yunanistan'daki baÅŸarısından sonra I. Bayezid yine o yaz sonu Anadolu'ya Kastamonu'ya yöneldi. 1396'da ise, yine Rumeli'nde çok büyük bir Haçlı Seferi ordusuna karşı 23 Eylul 1396da NiÄŸbolu Savaşı yapıldı ve I. Bayezid çok büyük bir zafer kazandı. 1397'de Balkanlardaki akıncı grupları Evrenos Bey, Murtaza Bey ve Yakup PaÅŸa komutalarında Venedik'e baÄŸlı olan Koron ve Modon kaleleri ile Mora'ya akınlar tertip ettiler. Bu akınlar yıldırma ve yaÄŸma toplama hedefli idi; bu kaleler ve arazileri fethetmeleri ve arazilerine yeni Türkmen aileleri yerleÅŸtirilmeleri ön görülmemekteydi. Tam aksine Rumeli'nin bu yörelerinin bazı yerlerinde bulunan halk toplu olarak Anadolu'ya göç ettirilmiÅŸti. 1389'da I. Bayezid'a yönelik daha büyük bir tepki Anadolu Türkmen beyliklerinden gelmiÅŸti. Sözde Yakup Çelebi'nin öcünü almak üzere, Germiyanlı, Aydınlı, Saruhanlı, MenteÅŸeli, Hamitli beylikleri ve hatta Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin eyleme geçmiÅŸlerdi. Amaçları giderek büyüyen Osmanlı devletinin gücünü kırmak ve kaybettikleri topraklar varsa bunları geri almaktı. 1390 baharında I. Bayezid yanına vasal devletlerden katkılar olarak Sırp Kıralı Ä°stavan Lazarovic ile Bizans Ä°mparatorunun oÄŸlu ve veliahtı Manuel'i alarak olaÄŸanüstü baÅŸarılar saÄŸlayan bir Anadolu seferi gerçekleÅŸtirdi. Hızla hareket ederek AydınoÄŸulları, SaruhanoÄŸulları, GermiyanoÄŸulları, MenteÅŸeoÄŸulları ve HamitoÄŸulları beyliklerini ortadan kaldırdı. Saruhan beyleri HızırÅŸah ve Orhan Bey'in Bursa'da, Germiyanlı Yakup Bey'in Ä°psala'da ve Aydınlı Ä°sa Bey'in ise Tire'de oturmaları emredildi. Antalya'ya kadar indi. Bu arada Bizans'in elinde bulunan Anadolu içinde dört tarafı Osmanlı arazisi ile çevrili bir enklav ÅŸekilindeki Filedelfia (ÅŸimdiki AlaÅŸehir) kalesini vasalı olan Manuel'e zaptettirdi. O yıl sonbaharda KaramanoÄŸlu Alaeddin Bey, CandaroÄŸlu Emir Süleyman ve Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin arasındakı ittifakı yıkmak için Konya'yı kuÅŸattı. Yıldırım'in eniÅŸtesi olan KaramanoÄŸlu Alaeddin Bey barış imzalayarak ÇarÅŸamba Suyu'na kadar topraklarını Osmanlılara bırakmak zorunda kaldı. 1391-92 kışını Bursa'da geçiren I. Bayezid 1392 baharında Kastamonu üzerine yürüyerek, CandaroÄŸlu topraklarını ele geçirdi.[5]Kadı Burhaneddin üzerine gönderilen öncü Osmanlı birlikleri önce Osmancık kalesini aldılar. Fakat Kadı Burhaneddin ordularına karşı yapılan Kırkdilim Savaşı'nda yenilip bu ordunun komutanı olan I. Bayezid'ın büyük oÄŸlu Åžehzade ErtuÄŸrul Çelebi bu savaÅŸta ÅŸehit düştü. Kadı Burhaneddin'in MoÄŸol asıllı akıncıları Anadolu Osmanlı topraklarına yayıldı. I. Bayezid ise Macar ordularının Rumeli'de yaptıkları hücumları önlemek amacıyla Rumeli'ye dönmek zorunda kaldı. 1393 baharında Anadolu büyük bir savaÅŸ ortamı halini alıp I. Bayezid müttefikleri ile Kadı Burhaneddin müteffikleri arasında yer yer patlak veren savaÅŸlara sahne oldu. Anadolu'da sefere çıkan I. Bayezid bu defa Amasya ve yöresine yöneldi. I. Bayezid'in yerel müttefiki Niksar merkezli Canik bölgesi yerleÅŸikli TaceddinoÄŸulları idi. Bunun sefer sonucunda Amasya, Merzifon, Turhal ve Tokat kaleleri Osmanlılar eline geçmiÅŸtir. I. Bayezid bu stratejik önemi çok büyük sınır bölgesini yeni bir Osmanlı eyaleti olarak organize etmiÅŸ ve eyalet valiÄŸine oÄŸlu I. Mehmet'i atamıştır. O yıl yazı da I. Bayezid Rumeli'ye dönüp Bulgar ve Macarların Tuna kalelerini iÅŸgalleri sorunu ile uÄŸraÅŸmak zorunda kaldı. 1394'de Timur Dicle'yi geçip Anadolu'ya girmiÅŸti. Anadolu'da ve Suriye'de yerel egemenliÄŸini yitirmiÅŸ veya yitirme tehlikesi altında olduÄŸu görünen beyler, Timur'a yanaÅŸtılar. Buna karşılık I. Bayezid güney Anadolu'da egemenlik gösteren Mısır merkezli Memluklularla dostane iliÅŸki kurmak niyetiyle Mısır'a bir elçi gonderdi. 1395de Rumeli'de Yunanistan üzerine bir seferden sonra, o yazın da yine ivedilikle Anadolu'ya döndü ve CandaroÄŸulları'na baÄŸlı Sinop kalesini kuÅŸattı. CandaroÄŸlu Ä°sfendiyar Bey bir barış teklif etti ve kendisi anlaÅŸma ile bir bağımlı vasal devlet statüsüne girdi. I. Bayezid kışı Bursa'da geçirdi. 1396'da en önemli olay NiÄŸbolu Savaşı oldu. Büyük bir Haçlı ordusuna karşı çok önemli bir zafer kazanan I. Beyazid bu savaÅŸtan büyük ganimetle kışı geçirmek için Anadolu'daki Bursa baÅŸkentine döndü. SavaÅŸ ganimetlerini Bursa'nın imarına sarfetmeye baÅŸladı. Bursa Ulu Camii bu ganimetlerin kullanıldığı eserlerin başında gelir. Ayrıca Bursa bir hastahane, bir darûlhayr, Ebu Ä°shakane ve iki medrese de yaptırılmıştır. 1397'de I. Bayezid'ın eniÅŸtesi olan KaramanoÄŸulları Beyi Alaeddin Bey OÄŸuz boyları Türkmenlerinden büyük bir ordu oluÅŸturmuÅŸtu ve 1390da Osmanlılara kaybetmiÅŸ olduÄŸu arazileri almaya hazırlanmaktaydı. I. Bayezid Ä°stanbul kuÅŸatmasını bırakarak bir ordu ile KaramanoÄŸulları karşına gitti. Karamanlılar ve Osmanlılar arasında yapılan Akçay Ovası Savaşı I. Bayezid'in kesin galibiyeti ile bitti. KaramanoÄŸlu Ahmet Bey savaÅŸ meydanıdan kaçıp Konya Kalesine sığındı. I. Bayezid tarafından kısa bir kuÅŸatmayla alınan Konya'da Alaeddin Bey yakalanıp idam ettirildi. Osmanlı'lar Karaman (Larende) kalesini de aldılar. I. Bayezid kızkardeÅŸi Karamanlı Alaeddin Bey'in karısı olan Melek Hatun'u ve yeÄŸenlerini Bursa'ya gönderdi. 1398'de ilkbaharda I. Bayezid Samsun ve çevresinden oluÅŸan Canik yöresine bir sefer yaptı. Bu yörede bulunan küçük beylerin egemenliklerine son verdi; ve yaz başında tekrar Bursa'ya geri döndü. Fakat o yaz başında Kadı Burhaneddin Akkoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman Bey ile savaÅŸa giriÅŸmiÅŸ; bu savaşı kaybedip esir düşüp Akkoyunlular tarafından öldürülmüştü.[6] Kadı Burhaneddin'in umerasi I. Bayezid'a çaÄŸrı gönderip bu devlet arazilerini Osmanlıların eline geçmesini istediler. Bu nedenle 1398 yaz sonu I. Bayezid yeni bir Anadolu seferine çıkmak zorunda kaldı. Bu sefer de KırÅŸehir'den Sivas'a kadar uzunan bir büyük yöreyi Osmanlı sınırlarına katıp yine Bursa'ya geri döndü. 1399'da ise tekrar bir Anadolu Seferi düzenleyen I. Bayezid bu sefer Mısırlı Memlukluler devleti elinde bulunan güney ve güney doÄŸu Anadolu yörelerine yürüdü. Bu suretle Memluklarla yıllar süren barışı saÄŸlayan karşılıklı anlaÅŸmalar ihlal edilmiÅŸ olmaktaydı. Fakat I. Bayezid Mısır Memluk Sultanı Berkuk'un ölmesi nedeniyle Osmanlılar ve Memluklular arasındaki anlaÅŸmanın da yürürlüğü kalmadığı tezini ortaya atıp bu mütecaviz olan askerî harekâtını savunmaya çalıştı. Mısır'in sınır kaleleri olan Malatya, Darende ve DivriÄŸi kalelerini eline geçirdi. DulkadiroÄŸulları topraklarına girdi. O yıl Uygur asıllı Erzincan Emiri Mutahharten'in teÅŸviki ile Timur bir öncü Anadolu seferi yaptı. Yörelerini Osmanlı'lara yitirmis olan Anadolu beyleri de Mutahharren vasıtasıyla Timur'a sığınmışlardı. Buna karşılık Karakoyunlu Kara Yusuf Bey ve Sultan Ahmed Jelayir Osmanlı'lara sığınmıştı. 1400'un ilk aylarında I. Bayezid yine Ä°stanbul kuÅŸatması ile ilgiliyken Timur'un Sivas'i aldığını, Kayseri yakınlarında bir Osmanli Anadolu eyaletleri ordusunu maÄŸlup edip dağıttığını ve Malatya'ya inip bu kaleyi ele geçirdigi haberlerini aldı. AÄŸustos'da Ä°stanbul kuÅŸatmasından ayrılmakla beraber, I. Bayezid o yıl Anadolu'ya sefer yapmadı. 1401'de ise Timur'un BaÄŸdad'a yöneldigi haberi geldi. I. Beyazid o yaz Erzincan Emiri Mutahharten uzerine bir sefer baÅŸlattı. Osmanlılar ve Timur arasında sıkışan Mutahharren Osmanlılara baÄŸlılığını sundu. Ancak Timur'un Sivas'ı almasına yardımcı olduÄŸunu bilen ve ona güvenmeyen I. Bayezid, Erzincan'ı ve Kemah'ı ele geçirerek, Erzincanlılar'ın isteÄŸi üzerine, Mutahharten'in, kendisine baÄŸlı olmak kaydıyla hükümdarlığını tanıdı. Buna raÄŸmen Mutahharten, Timur ile olan iliÅŸkisini sürdürmüş ve I. Bayezid'in eline geçmiÅŸ Kemah kalesini geri almak için destek saÄŸlama giriÅŸiminde bulunmuÅŸtu. Timur o yıl KarabaÄŸ'da kışlaÄŸa çekilmiÅŸti. Timur diÄŸer Anadolu beyliklerinin de yasal hükümdarlarına geri verilmesini I. Bayezid'den istiyordu. O yıl iki hükümdar arasında birbirini tahrik etmek için karşılıklı hakaretlerle dolu bir mektup diplomasisi baÅŸladı. [7]Timur bir taraftan Fransa, Cenova ve Bizans ile iliÅŸkilere baÅŸlamıştı; diÄŸer taraftan da I. Beyazid'da gönderdiÄŸi mektuplarla sözde uzlaÅŸmacı bir yaklaşımla I. Beyazid'i çileden çıkaracak isteklerde bulunmaktaydı. I. Bayezid Mısır Memlukluları ile dayanışma için diplomatik giriÅŸimlerde bulunduysa da bunda baÅŸarı saÄŸlanmadı. 1402'de Timur büyük bir ordu ile Anadolu seferi baÅŸlattı. O yıl baharında Kemah kalesini kuÅŸattıp aldı ve Sivas üzerine yürüdü. I. Beyazid ise ordusu ile Tokat'a gelmiÅŸ ve orada ordugah kurmuÅŸtu. Her iki taraf da bu yörede savaÅŸa razı olmayarak biri kuzeyden diÄŸeri güneyden Kızılırmak'ı takip ederek Ankara'ya geldiler. Burada 22 Temmuz,1402de Ankara Savaşı baÅŸladı. Timur Ankara Savaşında büyük baÅŸarı kazandı. Yıldırım Bayezid yıl be yıl askerî sefere geçerek Anadolu Türk siyasi birliÄŸini kuran ilk Osmanlı hükümdarı oldu. Bu faaliyetleri üzerine Yıldırım Bayezid, Abbasi halifesinden Sultan-ı Ä°klim-i Rum (Anadolu ülkesi sultanı) ünvanını aldı. [8] Bu da bir anlamda Bayezid'in icraatini meÅŸrulaÅŸtırıyordu. I. Bayezid padiÅŸahlığının ilk yılı olan 1389'da Bizans Ä°mparatorluÄŸu'ndaki saltanat çekiÅŸmesi sorunlarına da önem verdi. V. Yannis Palaiologos tahtta bulunuyordu; ama yeÄŸeni VII. Yannis Palaiologos Kosova Savaşı sırasında Genova'da bulunup amcası aleyhine bir darbe hazırlamaktaydı. I. Beyazid'in da yardımını saÄŸlayıp 11 Nisan 1390da Yıldırım'in saÄŸladığı bir Türk birliÄŸi desteÄŸi ile amcası V. Yannis'i ikinci defa tahttan indirmeyi baÅŸardı. Fakat VII. Yannis ÅŸimdiki Yedikule yerinde olan Altın Kapı hisarında kendini savunmaya baÅŸladı ve oÄŸlu Manuel'i Midilli adasından çağırdı. Midilli'den Rodos Sen Jan Şövalyeleri gemileri ile gelen Manuel ve babası üç hafta süren bir ÅŸehir iç savaşı sonunda tekrar V. Yannis'i Bizans Ä°mparatorluÄŸu tahtına getirdiler. Destek verdiÄŸi kiÅŸinin tahtan indirilmesinden hoÅŸlanmayan I. Bayezid ise Osmanlılara yıllık tazminat ve askerî yardım saÄŸlamakla yükümlü olan bir vasal devlet olan Bizans'dan 1390da çıktığı Anadolu seferi için yardım istedi ve Manuel Yıldırım'in Anadolu seferine katılmak zorunda kaldı. 1390'da Bizans Ä°mparatoru V. Yannis Bayezid'in Anadolu'da olmasından yararlanarak Ä°stanbul ÅŸehri surlarının ÅŸimdi Yedikule içinde kalan tören kapısı olan Altın Kapı civarını, ÅŸehrin içinde ve etrafında bulunan, kullanılmayan ve yıkık kiliselerden alınan taÅŸlar ve mermerlerle pekiÅŸtirmisti. Bu projeye kizan I. Bayezid bu yeni yapıları yıkmasını ve bu yıkım yapılmazsa iki devlet arasında savaÅŸ baÅŸlayacağını ve Yıldırım'ın yanında bulunan Ä°mparator'un oÄŸlu ve varisi Manuel'in gözlerini kör edileceÄŸini tehdit etti. Çaresiz kalan V.Yannis, Sultan'ın bu isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı ve bu yeni sur tamirlerini yıktırdı. Bunu çok utandırıcı bulan V. Yannis bu nedenle sinir buhranları geçirdi; 16 Åžubat 1391'de öldü ve yerine oÄŸlu II. Manuel Palaiologos geçti. II. Manuel, Yıldırım'ın ÅŸehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir câmi yapılması ve yıllık verginin artırılması isteklerinin kabul etmeyince Yıldırım (aralıklı olarak 1391 ile 1400 dönemlerinde) Ä°stanbul'u karadan kuÅŸatıp, kara ablukası uygulamaya baÅŸladı. 1391'de Ä°stanbul, karadan ve denizden kuÅŸatıldı. Bizans'a gözdağı vermek için yapılan ve yedi ay süren kuÅŸatma sonunda Bizanslılar'dan bazı imtiyazlar elde edildi. 1395'de Yıldırım Bayezıd, uzun süre abluka altında tuttuÄŸu Ä°stanbul'u ikinci kez kuÅŸattı. Kış mevsiminin yaklaÅŸması üzerine kuÅŸatmaya son verildi. 1396'da Yıldırım Bayezıd, Ä°stanbul'u üçüncü kez kuÅŸattı, ancak sonuç alamadı. 1400'de Bizans Ä°mparator'unun Avrupa ülkelerini yeni bir haçlı seferi için örgütlemeye çalışması üzerine Yıldırım Bayezıd, Ä°stanbul'u dördüncü kez kuÅŸattı. Timur'un Anadolu'ya girmesi üzerine kuÅŸatma kaldırıldı. I. Bayezid'in 1398'de Karaman ve 1399'da Dulkadirli topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur'a sığınarak, onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar. Bu arada Timur'dan kaçan Karakoyunlu ve Celayirli beyleri de I. Bayezid'i Timur'a karşı tahrik ediyorlardı. Bu kışkırtmalar bir yana, artık Osmanlı için büyük bir tehdit oluÅŸturmaya baÅŸlayan yaÄŸmacı ve yıkımcı Timur ordusu Anadolu'da ilerlemeye baÅŸlamıştı. Timur'un Osmanlılara ait Sivas'ı alması, halkını öldürerek kenti yakıp yaÄŸmalatması,Osmanlı ve MoÄŸol ordularının Ankara'da karşı karşıya gelmesi sonucunu doÄŸurdu. I. Bayezid, adına yaraşır süratiyle geldiÄŸi Çubuk Ovası'nda, Timur'un ordusunu, atları besiye bırakılmış, askerleri dinlenmeye çekilmiÅŸ, dağınık ve emniyetsiz bir ÅŸekilde karşısında bulur. Tüm Vezirleri, PaÅŸaları ve OÄŸulları hemen saldırıp imha hareketine giriÅŸmeyi istemiÅŸse de tarihi hatasını yaptı. "Bırakın Tatar Ordusu toplansın,adet üzre savaÅŸalım" dedi ve konakladı. Yapılan bu hatanın çok disiplinli ve zamanının en kuvvetli ordusu olan Timur Ordusuna savaşı kazandıracağını anlayan Osmanlı Ordusundaki, MenteÅŸeoÄŸulları, GermiyanoÄŸulları, SaruhanoÄŸulları Beyleri ve kuvvetleri, ihanet ederek karşı tarafa geçtiler. I. Beyazid'in vezirleri de büyük oÄŸlu; Emir Süleyman'ı,Osmanlı Devleti'nin devamı için savaÅŸ alanından kaçırdılar. Bu olayı gören Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi de savaÅŸ alanını taht mücadelesi için terk ettiler. Osmanlı ordusunda yeralan kara tatarlarda Timur saflarına geçti. Daha savaÅŸmadan yaÅŸanılan bu bozguna raÄŸmen I. Beyazid elinde kalan en sadık 10.000 kiÅŸilik askeriyle kahramanca saldırdı. Timur-Tatar Ordusuna müthiÅŸ zararlar verdirdi. Ordusundan kaçanları savaÅŸ alanına geri getirebilmek için, merkezinde bulunduÄŸu kuvvetinin, yanındaki PaÅŸalarının "Çıkmayınız akÅŸama kadar dayanırız, gece olunca da geri çekiliriz" uyarılarına raÄŸmen çıktı ve Tatar askerine yakalandı, esir düştü.(28 Temmuz 1402). Timur'un fetihnamesine göre Ankara Savaşı'nın bitiminde Bayezit bir gürz darbesiyle atından düşürülüp yakalanmış ve "Ben sultan Beyazid'ım. Beni saÄŸ olarak hükümdarınıza götürünüz" demesi üzerine elleri baÄŸlı olarak Timur'un çadırına götürülmüştür.[2] Timur tarafından ÅŸahsen Bayezid'ın iyi karşılandığı belirtilmiÅŸtir. Yıldırım'in oÄŸulları Mustafa Çelebi ve Musa Çelebi de aynı savaÅŸta tutsak düşmüşlerdir. Timur ve tumenleri Bursa ve Ä°znik'i ve sonra Ä°zmir'i ele geçirmiÅŸler; talan edip yakıp yıkmışlardır. Timur bu seferlerinde ve Anadolu'da bulunduÄŸu sıralarda Bayezid'ı devamlı olarak yakınında tutup ayrılmasına izin vermemiÅŸtir. Bayezid'ı kaçırmak için birkaç giriÅŸim ortaya çıkartılınca Bayezid ve eÅŸi Sırp Prensesi Olivera (veya Maria Despina) ile birlikte tutsak alarak demir kafesde tutuldukları da söylenmiÅŸtir. Yıldırım Bayezid 8 Mart, 1403de 43 yaşındayken AkÅŸehir'de neden olduÄŸu hala bilinmeyen gizemli bir ÅŸekilde ölmüştür. Ä°bn ArabÅŸah eceliyle öldüğünü yazar. Bazı kaynaklara göre Timur'un beraberinde Orta Asya'ya doÄŸru Hazar Denizi kıyılarından geçerek götürülmek isteniyordu ve en yakınlarından uÄŸradığı ihanete dayanamayan I. Bayezid hastalandığı için bırakılarak tedavisi için geriye gönderildiyse de vefat etmiÅŸtir. DiÄŸer kaynaklar hastalığının ilerleyen romatizma ve bronÅŸit olduÄŸunu,[2] BehiÅŸtî "humma-i muhrika (ateÅŸli bir hastalık)" olduÄŸunu bildirirler.[11] Bizanslı tarihçi Dukas kendini zehirlendiÄŸini,[12] diÄŸerleri ise esaret altında intihar ettiÄŸini de belirtmektedirler.[13] Yıldırım naaşı geçici olarak AkÅŸehir'de Seyyid Mahmud Hayrani'nin türbesine defin edilmiÅŸtir. Ancak Semerkand'a dönerken Timur'a kendisini beÄŸendirmiÅŸ olan Musa Çelebi'ye babası Yıldırım'ın naaşını alıp Bursa'ya birlikte götürmesi buyruÄŸu verilmiÅŸtir. Bazı kaynaklara göre cenaze Musa Çelebi tarafından Bursa'ya getirilmiÅŸ ve Yıldırım Camii yanındaki türbesine gömülmüştür. DiÄŸer kaynaklar ise Musa Çelebi'nin babasının naaşını mumyalanmış olarak GermiyanoÄŸlu Yakup Bey'e Kütahya'ya getirdiÄŸini; burada naaşın saklandığını ve 1404de Çelebi Mehmed tarafından Bursa'ya getirilerek türbesine gömüldüğü yazılıdır. I. Bayezid, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniÅŸ omuzluydu. "Yıldırım" lakabını nasıl edindiÄŸi konusunda çeÅŸitli rivayetler vardır: Bunlardan en yaygın olanı NiÄŸbolu Savaşı nedeniyle savaÅŸ meydanına hiç beklenmeyecek bir süratle ulaÅŸtığı için aldığıdır. Haçlılarca kuÅŸatılan kalenin komutanı DoÄŸan Bey'e gecenin karanlığında,kale duvarlarına kadar gelerek gerekli talimatları verecek kadar gözüpek bir komutan olduÄŸu, savaÅŸlarda askerinin önünde savaÅŸtığı ve askerlerinin yetiÅŸmekte zorluk çektiÄŸi tarih kitaplarında sıkça yer verilmiÅŸtir. Bir baÅŸka rivayette de bu lakabı daha padiÅŸah olmadan babası I. Murat'ın yaptığı I. Kosova Savaşında, Türk ordusunun zor duruma düştüğü anda, düşman ordusunu bir kanattan diÄŸer kanada kadar yararak geçmiÅŸ olmasına baÄŸlamaktadır. Tarihçi Joseph von Hammer-Purgstall ise bu lakabın Bayezid'in kardeÅŸi ÅŸehzade Yakup Beyi öldürtmesinden kaynaklandığını belirtmektedir.[14] Ä°.H.Uzunçarşılı'nın Büyük Osmanlı Tarihi adıyla toplanan çalışmasında, yıldırım lakabının kökeni olarak 1386(veya 87)'de KaramanoÄŸlu'na karşı Konya Ovası'nda yapılan savaÅŸ gösterilir. Bu savaÅŸta Åžehzade Bayezid, sol kanattaki sipahilere komuta etmiÅŸ ve süratiyle dikkat çekmiÅŸti. 17. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Bostanzade Yahya Efendi, Tarih-i Saf (Tuhefetu'l-ahbâb) adlı eserinde ise öfkeli ve kibirli olduÄŸu için yıldırıma benzettildiÄŸini yazmaktadır. Osmanlı sultanları biyografilerini yazan SakaoÄŸlu'na göre Yıldırım olasılıkla öz Türkçe adıdır. Münecimbaşı Ahmet Dede(?-1702)'nin yazdığı Müneccimbaşı Tarihi adlı kitabında ise bu lakabın yalnız kahramanlık ve ÅŸiddetinden dolayı verildiÄŸini aktarır. Ä°lk üç iddıanın yanlış olması çok olasıdır çünkü Sultan Murat, 1386 (hicri 788) yılında KaramanoÄŸlu Ali Bey'e karşı kazandığı baÅŸarı üzerine Ahmet Celayir'e gönderdiÄŸi mektupta oÄŸlu için Yıldırım lakabını kullanmıştır. O tarihte ne Kosova savaşı ne de NiÄŸbolu savaşı söz konusudur. Bu durum, lakabın Konya Ovası savaşında verildiÄŸi tezini destekler.
2496 görüntüleme
Yildirim Beyazid hakkında yorumunuzu paylaşın